451 | yamyamlık | Açlık ve besin yokluğu nedeninden daha çok büyüsel ve kuttörensel amaçlarla insan eti yeme. a. bk. akraba yamyamlığı, ölü yeme. |
452 | yarayla bezenim | Deriyi sivri uçlu araçlarla yırtıp açarak, açılan yerlere kül, balçık ve odun kömürü sürüp yaraları iyice belirterek gövdeyi yara iziyle süsleme, bezeme. |
453 | yarı göçebelik | Ekonominin sığırcılık, çiftçilik üzerine temellendiği, göç süresi ve göç yollarının daha kısa olduğu, göçebelikle yerleşik yaşam arasındaki yaşama biçimi. |
454 | yarım | Tribüyü oluşturan iki yarım fratriden biri. Her yarım kendi arasında birkaç klana ayrılır. Yarımlar törenlerde, düşüncelerde ve simgelerde zıtlık gösterirler, a. bk. ikili düzen. |
455 | yas tutma | Ölenin ardından yanma, yakılma, üzülme belirli bir süre geleneklerin gerektirdiği şeyleri yapma toplumuna, topluluğuna göre değişen geleneksel kuralları, kaçınmaları yerine getirme. |
456 | yaslık | Kişinin yaslı olduğunu belli eden, kimi toplumlarda değişik renkli olmakla beraber, genellikle kara renkli giysi, örtü. |
457 | yastan çıkarma | Yas süresini tamamlayan kimseyi üyesi bulunduğu toplumun bu konudaki geleneksel kurallarına uygun işlemlerden geçirerek günlük durumuna sokma. |
458 | yaş sınıfı | Bir köyün, bir klanın ya da başka bir topluluğun üyelerinin yaşlarına göre oluşturdukları sınıflar. |
459 | yaşam ağacı | Yaşamın yenilenmesini, ölümsüzlüğü ve verimliliği simgeleyen insanla yaşamı arasındaki ilişkiyi gösteren efsane ağacı, a. bk. dünya ağacı. |
460 | yaşlılar yönetimi | Toplumsal yaşamı ilgilendiren çeşitli sorunların yaşlı ve güngörmüş erkekler tarafından bir çözüme bağlanması işlerin, bu erkeklerin oluşturduğu kurullarca yürütülmesi. |
461 | yayılma | Kültür öğelerinin ya da kültür karmaşalarının coğrafya bakımından yer değiştirerek bir toplumdan başka bir topluma yayılması süreci. |
462 | yayılmacılık | Yüksek kültürlerin ve uygarlıkların bir ana kaynaktan göçler ve yayılmalar sonucu oluştuğunu ileri süren görüş bu görüş çevresinde toplanan kimselerin bağlı bulunduğu okul. |
463 | yazıyı bilmeyen halklar | bk. ilkel halklar. |
464 | yelkıran | Çabucak kurulabilen, yapılabilen, içindekini yelden, güneşten ve her türlü kötü havadan koruyan tek yanlı ilkel barınak. |
465 | yer adı | İçinde bulunan coğrafya öğelerine, halka, sanat yapılarına göre bir yere verilen ad. |
466 | yerli | İlkel diye nitelenen halkların ve toplulukların üyeleri. |
467 | yerli baltası | Kuzey Amerika yerlilerinin kültürlerinde önemli bir yer tutan silah, araç, ağızlık ve savaş simgesi olarak kullanılan balta. |
468 | yılan | Totem, tapıncak, koruyucu yaratık olarak ilkellerin dinsel yaşamında gizemsel ve büyüsel bir nitelik taşıyan dünyanın ve insanın yaratılışıyla ilgili efsanelerde önemli bir öğe olarak kullanılan sürüngen hayvan. |
469 | yılan dansı | Kuzey Amerika'da yaşayan Hopilerde büyücülerin büyüsel yeteneklerini göstermek için ağızlarına canlı yılanları alarak yaptıkları dans. |
470 | yıldızbilim | Budunbilimsel anlamda yıldızlardan insanların geleceğini okuma, yorumlama ve sonuçlar çıkarma bir tür falcılık. |
471 | yuğ | bk. ölü yemeği. |
472 | yurt | Orta Asya'da göçebe yaşamı süren toplumların keçeden yapılma çadırları. |
473 | yüce varlık | Bütün yaratıklardan üstün, dünyanın yaratıcısı, ölümsüz, başlangıçtan beri var olan, gücü sınırsız, kişisel niteliklere sahip, iyiliklerle dolu olduğu var sayılan, ama cezalarından da korkulan, törelerin yaratıcısı yüksek bir tanrı, yüce bir varlık. |
474 | yürekyüz üslubu | Zenci yontuculuğunun görüldüğü yerlerde, yontuların ve maskelerin yüzlerine yürek biçimi veren ortak üslup özelliği. |
475 | zenci ırkı | Batı, doğu, güneydoğu ve Orta Afrika'ya yayılmış bulunan koyu renk deri, sık, siyah, kıvırcık saç, çok az kıllı gövde, uzun ve dar baş, uzun ve çıkık kemikli yüz, geniş ve kısa burun, kalın dudak, dar kalça ve geniş omuz gibi özelliklerle ıralanan ırk. bk |