331 | konuşma dili | (Derleme., geçer dil) Günlük yaşayışta kullanılan ve yazı dilinden az çok farklarla ayrılmış bulunan dil. |
332 | konuşma titremi | (Derleme.. konuşma tonu) Kişinin konuşmasındaki özel titrem. |
333 | koruma ünsüzü | (Derleme., kaynaştırma ünsüzü, yardımcı konsonant, koruyucu "y", koruyucu ünsüz) Türkçede ünlü ile biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirilince araya giren -y- ünsüzü: Anneye (anne-y-e) , babaya (baba-y-a) , anneyi (anne-y-i) , babayı (baba-y-ı) , evdeyiz (evde-y-iz) , yoldayız (yolda-y-ız) örneklerinde olduğu gibi. |
334 | korumalı ek | (Derleme.. kaynaştırmalı ek, bağlantı ünsüzü alan ek) Ünlü ile biten sözcük kök veya gövdelerine koruma ünsüzü ile bağlanan ve ünlü ile başlayan ek: -i (bahçe-y-i) , -e (bahçe-y-e) , -er (altı-ş-ar) vb. |
335 | koşaç | Başlı başına anlam taşımayan, birlikte kullanıldığı sözcüğe olumluluk veya olumsuzluk, sürerlik, kesinlik, kuvvetli ihtimal kavramları veren -dir eki veya değil sözcüğü (bk. bildirme koşacı ve olumsuzluk koşacı). |
336 | koşul birleşik zamanı | (Derleme.. şart tarzı, şart kipleri) Koşul kavramı veren birleşik zaman. Türkçede bu kavram, yalın zamanlı bir eyleme ekeylemin -se(ise) ekinin getirilmesiyle sağlanır: Geldiyse (gel-di+ise) , gelmişse (gel-miş+ise) , gelirse (gel-ir+ise) , geliyorsa (gel-iyor+ise) , gelmeliyse (gel-meli+ise) vb. |
337 | koşul tümcesi | Yüklemi -se (-sa) ekiyle kurulan ve koşul kavramı veren tümce (bk. Koşullu Yantümce ve Koşul Birleşik Zamanı). |
338 | koşullu yantümce | Birleşik tümcelerde koşul kavramı veren yantümce: Gençlikte çalışılırsa, ihtiyarlıkta rahat edilir Bu yaz turist gelirse, döviz bakımından biraz ferahlayacağız Haya güzel olsa, gezmeye gidilir Hastaysa gelmesin vb. |
339 | kök | Sözcüğün, ekleri ayrıldıktan sonra, geriye kalan anlamlı bölümü: Evlendirilmek sözcüğünün kökü ev, başlatılmak sözcüğünün kökü baş yapılmalı sözcüğünün kökü yap vb. |
340 | kök anlam | (Derleme.. anlamlık) Aynı kökten türemiş sözcüklerdeki ortak anlam: Sevgi (sev-gi) , sevinç (sev-inç) , sevme (sev-me) vergi (ver-gi) , verim (ver-im) , veri (ver-i) başlık (baş-lık) , başlangıç (baş-lan-gıç) , başarı (baş-arı) örneklerinde olduğu gibi. |
341 | kökbilgisi | (Derleme.. kökbilim, menşe bilgisi, türeme bilgisi) Sözcüğün aslını ve gelişimini kök ve ek bakımından inceleyen bilgi. |
342 | kökteş | Aynı kökten gelen çeşitli yapı ve görevdeki sözcükler: Sevgi, sevinç, sevme vergi, verim, veri başlık, başlangıç, başarı, başak örnekleri gibi. |
343 | kökteş tümleç | Eylemle aynı kökten olan tümleç: Çalgı çalmak, ekin ekmek, vergi vermek, oyun oynamak, yemek yemek, yazı yazmak, içki içmek, biçki biçmek vb. |
344 | kökteşleme | (Derleme.. kökteştik, kökteş kelime kullanma) Anlatımı kolaylaştırmak için, aynı kökten gelen fakat ayrı yapı ve ayrı görevde olan sözcüklerin yan yana kullanılması: Soru sormak, uyku uyumak, yemek yemek, dikiş dikmek, çizgi çizmek, iş işlemek, ütü ütülemek, gidersen git, gelebilirsen gel, yapacağını yaptı vb. |
345 | kural | Dil olayları arasındaki düzen: Ünlü uyumları, ünsüz uyumu gibi. |
346 | kural dışı | (Derleme., aykırılık) Dil kurallarına aykırı düşen sözcükler veya olaylar. Ses uyumlarına karşı, kural dışı durumunda olan sözcüklerin bazıları şunlardır: Anne, kardeş, hani, hangi, yağmur, onunki vb. |
347 | kural dışı eylem | Belirli kurallara girmeyen ve çekimlerinde ayrı özellik gösteren eylem. Fransızcadaki "aller = gitmek" eyleminin geniş zamanı kural dışı olarak şöyle çekimlenir: je vois, tu vas, il va, mous allons vb. |
348 | kuvvetli ünlü | (Derleme., güçlü ünlü, kuvvetli vokal) Bol sesli geniş ünlü: a, o vb. |
349 | küçük ünlü uyumu | (Derleme.. dudak uyumu, dudak uyumu kanunu, küçük ahenk kanunu, dudak benzeşmesi, düzlük yuvarlaklık uyumu) Türkçe bir sözcükte, düz ünlüden sonra düz ünlünün yuvarlak bir ünlüden sonra, dar yuvarlak veya geniş düz ünlünün gelmesi: Evler, etek, salkımlar, ördek, oğlak, uzak, odun, oluk, çocuk, üzgün vb. |
350 | küçükdil ünsüzü | (Derleme.. küçükdil kayıcı konsonu) Ciğerlerden gelen havanın, artdamakta küçükdilin etrafından sızarak çıkmasıyle meydana gelen ünsüz: Ekmeğe, kabağa örneklerindeki ğ (ğ) ünsüzleri gibi. |
351 | küçültme eki | Sözcüklerin anlamına, küçüklük, azlık, sevgi, şefkat kavramları katan ekler. Türkçede bu kavramlar şu eklerle sağlanır: -ce (güzelce) -cik, -cek (kedi-cik, ufa-cık, küçü-cük, küçü-cek, anne-ciğ-im) -ceğiz (ev-ceğ-iz, cocuk-cağ-ız) -imsi, -imtrak (yesil-imsi, yeşilimtrak) -rak (ufa-rak) vb. |
352 | küçültmeli ad | Küçültme eklerinden biriyle, küçüklük, azlık, sevgi, şefkat kavramları veren ad : Evcik, yavrucuk veya yavrucak, parçacık, kuzucuk vb. |
353 | küçültmeli sıfat | Bildirdiği kavram, küçültme eklerinden biriyle, azaltılmış, yakınlaştırılmış sıfat: Güzelce bir kadın, küçücük oda, daracık yol, büyücek salon, yeşilimsi perde, ufarak pencereler vb. |
354 | lehçe | Bir anadilin, ses, yapı ve sözdizimi bakımlarından büyük ayrılık gösteren kolu: Anadolu lehçesi, Çuvaş lehçesi, Yakut lehçesi vb. |
355 | m`li ikileme | Ünlüyle başlayan sözcüğün başına ya da ünsüzle başlayan sözcüğün başındaki ünsüz kaldırılıp yerine "m-" sesi getirilerek kurulan ikileme: Abla mabla, elim melim, sandalye mandalye, çocuk mocuk, defter mefter, şaka maka vb. |
356 | nesne | (Derleme., belirtili nesne, -i'li tümleç, -i'li nesne) Geçişli eylemi tümleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç: Ali bir kitap almış Öğrenci para bulmuş, sahibine vermiş Öğretmen ders anlatıyor Meseleyi çözmeden gitmeyin Çocuklar annelerinin evde bulunmayışını fırsat bilirler Ali evi sattı, bahçeyi bıraktı Bazı insanlar okumayı sever, yazmayı sevmez Kar bütün limanı sarmıştı vb. |
357 | nesne birliği | (Derleme.. nesne öbeği, nesne grubu) Nesneyle ilgili olarak kullanılan sözcüklerin tümü: Bir adam, yan taraftaki geniş kapının iki kanadını birden açtı Siz buralarda yüzbaşı Ali Bey isminde birini tanır mısınız', örneklerinde olduğu gibi. |
358 | nispet eki | Bazı yabancı adların anlamlarına bağlı yabancı sıfatlar kuran ek: Millî, ilmî, sıhhî, nebatî, limonî, edebî, mülkî vb. Bazı Türkçe sözcüklere de bu ek getirilmektedir: Gümüşî, altunî gibi. |
359 | niteleme belirteci | (Derleme.. niteleme zarfı, nitelik zarfı) Bir eylemin, bir sıfatın ya da bir başka belirtecin anlamını nitelik bakımından etkileyen belirteç: Böyle konuşmayınız Gülerek gitti Güzel anlatıyor Rakibini ezercesine döğüştü Pek iyi etmiş Hayatta en hakikî mürşit ilimdir örneklerinde olduğu gibi. |
360 | niteleme sıfatı | (Derleme., vasıflandırma sıfatı, nitelik sıfatı, vasıflayıcı, sanlık) Bir adı niteleyen sıfat: Beyaz ev, güzel çocuk, böyle hayat, az iş, fazla içki, çok kimse, nice yıl, uzun boy, azıcık tuz, acımsı su, akıllı (akılsız) adam, ağaçlık yol, çocuksu bakış, evcil hayvan, sıkıcı arkadaş vb. |