Gramer - XML


IDTerimAçıklama
451genizAğzın arka kısmı burun boşluğunun arka kısmı.
452geniz sesiYumuşak damağın aşağı inmesi ve boğumlanmaya burun (geniz) yolunun da katılmasıyla çıkarılan ses. bk. geniz ünlüsü, geniz ünsüzü. Karşıtı ağız sesi’dir.
453geniz ünlüsüGeniz yolu açıkken boğumlanan ünlü. Türkçenin bütün ünlüleri ağız ünlüleridir. Ancak Anadolu ağızlarında geniz ünlülerine rastlanabilmektedir. Nev. ahã «işte», h˜ı «haa!, öyle mi?» gibi. Ayrıca kelime içinde artık kaybolmuş olan ñ ünsüzünün kendi etkisini hecesi içindeki ünlüye yüklemesinden oluşmuş bulunan geniz ünlüleri de vardır: soñra>sõra, soñra>soñna>s˜ona, koñşı>g˜oşı «komşu» bunuñla>bun˜ula «bununla» (Aydın Bozdoğan) vb.
454geniz ünsüzüArt damağın alçalması, ses yolundan gelen havanın hem ağızdan hem de burundan geçirilmesi yoluyla oluşan ünsüz türü. Boğumlanma noktaları açısından bir çift dudak sesi olan m ile diş sesi olan n ve art damak sesi olan ñ ünsüzleri, boğumlanmaya aynı zamanda burun yolunun da katılması dolayısıyla birer geniz ünsüzüdürler: maşa, tanık, yonga, yoñga Anadolu Ağzl. banka [bañka], baña kelimelerindeki m, n, ñ ünsüzleri gibi.
455genizsilbk. geniz sesi.
456genizsilleşmeGeniz ünsüzlerinin benzeştirme yolu ile yakınındaki ünsüzleri kendi boğumlanma noktasına çekmesi olayı. Türk dilinin eski metinlerinde, bugünkü lehçelerde ve Anadolu ağızlarında yer alan bir olaydır: ET. ben>men, biñ>miñ «bin», beñgü>meñgü «ebedi», buñ>muñ, Anad. ağzl. diñlemek>diñnemek «dinlemek» anlatmak>annatmak, pıñar>mıñar «pınar», beñgi>meñgi, beñi>meñi «sevinç», binmek>minmek, nişanlı>nişannı, yanlış>yannış, parmak>mBamak (Aydın, Bozdoğan) vb.
457gerçek özneEdilgen fiillerle kurulmuş olan cümlelerde açıkça söylenmediği için örtülü kalan, ancak, mantık yoluyla bilinen ve işi yapan gerçek özne: Ağaçtaki kaysılar (yabancılar tarafından) toplanmış Kitabın kapağı (senin tarafından) yırtılmış Gelecek yıl (yetkililerce) başka bir yere gönderileceksin vb. Bu cümlelerdeki yabancılar, sen, yetkililer kelimeleri mantıkça bilinen görünmez öznelerdir. Karşıtı görünür özne durumundaki gramerce özne’dir.* Bunlara bk.
458gereklilikbk. gereklilik kipi.
459gereklilik kipiBelirli bir zamana girmeyen, fiilin gösterdiği oluş ve kılışın yapılması gerekli olduğunu bildiren ve Türkçede -mAlI eki ile kurulan tasarlama kipi: anla-malı-yım, tut-malı-sın, gör-meli, bil-meli-yiz gibi. Bu kipin şahıs ekleri alarak çekime girişi şöyledir: oku-malı-y-ım, oku-malı-sın, oku-malı(dır), oku-malı-y-ız, oku-malı-sınız, oku-malı-(dır)lar. || oku-malı-y-dım, oku-malı-y-dın, oku-malı-y-dı oku-malı-y-mış-ım, oku-malı-y-mış-sın vb.
460gereklilik kipinin hikâyesiFiilin gösterdiği oluş ve kılışın yapılması gerekli olduğunu geçmiş zamana aktararak bildiren tasarlama kipi: dinle-meli-y-dim, dinle-meli-y-din, dinle-meli-y-di, dinle-meli-y-dik, dinle-meli-y-diniz vb. –Ah! ben şu zamanda bir sadrazam olmalıydım… Ben devletin başında bulunmalıydım ki!… gibi dilekler çarpar da şaşardım (A. Rasim, Gülüp Ağladıklarım, s. 47). Orada olmalıydım da görmeliydim (M. C. Kuntay, Üç İstanbul). Evet hiç olmazsa Fahir’le bir ay dost kalmalıydı (A. H. Tanpınar, Huzur, s. 89) vb.
461gereklilik kipinin rivayetiGerçekleşmesi gerekli olan bir oluş ve kılışın duyuma dayanılarak veya sonradan farkedilerek anlatılması. Bu kip -mAlIymIş ekiyle karşılanır. Kip eki ile, rivayet eki arasındaki i- ek-fiili bazen korunmuş bazen de yerini-y- koruyucu ünsüzüne bırakmıştır: al-malı-y-mışım, al-malı-y-mışsın, al-malı-y-mış vb. Bu durumu vaktiyle düşünmeliymişim. Fakat şimdi kendisi yapacakmış. En iyisi evine gitmeli ve iyice düşünmeliymiş! Ankara’ya bir de Cumhuriyetin ilk yıllarında gelmeliymişiz ki, bugünkü durumla farkı iyi karşılayabilelim. vb.
462gereklilik kipinin şartıYapılması tasarlanan bir oluş ve kılışın gerekliliğini şart koşan birleşik kip. -mAlI-y-sA ekiyle karşılanır: tut-malı-y-sam, tut-malı-y-san, tut-malı-y-sak, tut-malı-y-sanız vb. Kullanımında bu kalıplar yerine gerekiyorsa biçimi tercih edilmektedir: Buradan git-meli-y-sen yerine buradan gitmen gerekiyorsa anlatman gerekiyorsa Burada olmaları gerekiyorsa vb.
463gerilek vurguVurgunun, son heceden daha önceki hecelerde olması durumu: ‘hemen, ‘hayır, ‘kardeşim, ‘öyle, ‘şöyle, ‘Ankara, ‘Erzincan, ‘nasıl? orada vb. yer adları ile yer gösteren bazı kelimelerde, soru zamir ve sıfatlarında, belirsiz zamirlerde, bağlaçlarda, ünlemlerde ve bazı emir kiplerinde vurgu çoklukla ilk hecededir.
464gerileyici benzeşmeKelime içinde önce gelen sesin, sonraki sese, boğumlanma niteliği bakımından kısmen veya bütünüyle benzeşmesi olayı sonraki sesin geriye doğru etki yaparak önceki sesi kısmen veya bütünü ile kendine benzetmesi: o bir>öbir (gerileyici benzeşme)>öbür (ilerleyici benzeşme) türlü>tüllü, girmişsin>girmissin anbar>ambar, perşenbe>perşembe, penbe>pembe, olsun>ossun, tarla>talla, eczacı>ezzacı, onbaşı>ombaşı, sübaşı>subaşı, içkur>uçkur vb. karşıtı ilerleyici benzeşme’dir. bk. benzeşme.
465gerilmeBir sesin tek başına boğumlanması sırasında konuşma organlarının o sesin çıkmasına yarayacak duruma gelmesi bir sesin boğumlanması için konuşma cihazının girdiği “hazırlık”, “oluşum” ve “çözülme” basamaklarından ilki.
466gezgin kelimebk. gezici kelime
467gezici kelimeBir dilden çıktığı hâlde diğer dillere de girip yerleşen kelime: biber, çay, kahve, şeker, pilav, tabaka, radyo, televizyon, video, sputnik gibi.
468gırtlakNefes borusunun bittiği ve ses borusunun başladığı yerde, nefes borusunun en üst halkası üzerine oturtulmuş beş parça kıkırdaktan oluşan ve içindeki ses telleri (ses dudakları) yardımıyla insan sesinin oluşmasını sağlayan küçük kutu biçimindeki organ. Gırtlağı oluşturan kıkırdaklar, biçimlerindeki benzerlik dolayısıyla halka kıkırdak, kalkan kıkırdak, ibriksi kıkırdaklar, armutsu kıkırdak adlarını alır. Kalkan kıkırdağın ön üst kısmı erkeklerde âdem elması denilen bir çıkıntı oluşturur. Gırtlağın yutma sırasında nefes borusunu kapatan kısmına da gırtlak kapağı denir. Gırtlağın, nefes alma durumunda, bir ikiz kenar üçgen şeklinde açık kalan, konuşma sırasında ibriksi kıkırdağı harekete getiren, adalelerin veya ses tellerinin küçülmesi ile kapanan kısmı ses yarığı adını alır. Gırtlağın önde halka ve kalkan kıkırdakların iç yüzüne bağlı bulunan ve gırtlağın ortasındaki iki kiriş oluşturan adale demetine ses telleri denir. Bunlara bk.
469gırtlak kapağıDil tabanının biraz altında, gırtlağın üst kısmında bulunan, kıkırdaktan yapılmış hareketli kapakçık. Seslerin boğumlanması sırasında, ses yolunun açılıp kapanmasında, daralıp genişlemesinde ve türlü biçimlere girmesinde görev alan organ.
470gırtlak ünsüzüSes tellerinin soluk alma durumuna oranla birbirlerine daha çok yaklaşarak veya dokunarak meydana getirdiği ses. Türkçede ikincil (sekunder) h sesi ile dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş kelimelerde veya ağızlarda k>h değişmesi ile oluşmuş h ünsüzü birer gırtlak ünsüzüdür. Hangi? hanım, daha, ahçı (<aşçı) yahşı, haber, yahacak, yoh vb. Dilimize Arapça ve Farsça yoluyla geçmiş cür’et, neş’e, mel’un, mü’min gibi kelimelerde görülen ve birer kesme işareti ile karşılanan hemze (Ar. hamza) ve ayın (ayn) sesleri de aslında birer gırtlak ünsüzü durumundadır. Ancak, bu ses yazılışta ve söylenişte çok defa kullanıştan düşmüş durumdadır. mevki, mebde, menba, mesut, neşe gibi.
471gırtlaksıllaşmaBir sesin çeşitli etkenler altında gırtlak sesine dönüşmesi olayı. Yazı dilimizde görülmeyen bir olaydır. Bazı Anadolu ağızlarında özellikle Orta ve Doğu Anadolu ağızlarında k>h, k>g>g şeklinde örnekler verir: yakışı>yakşı>yahşı, dakuz>dohuz, bakacak>bahacah kardeş>gardaş>gardaş, koyun>goyun>goyun vb.
472girişik cümlebk. iç içe birleşik cümle.
473gizli dilToplumdaki sınırlı bazı kesimlerin veya bazı esnaf zümresinin başkalarınca anlaşılmasına engel olmak için kelimelere özel birtakım anlamlar vererek konuştukları dil. Burdur ve Muğla yöresindeki «kalaycı argosu » ile, Geygeli Yörüklerinin ve Erkilet çerçilerinin kullandıkları gizli dil bunun tipik örnekleridir. Muğla’daki kalaycı argosunda avanmak «gezmek, dolaşmak», cimitci «sarıklı hoca», çiye «et», dinlice «buğday», dünemek «misafir kalmak», düve «kız çocuğu», pir «müşteri, memur, eşraf» anlamlarındadır. Geygelli Yörüklerinde de astarmak «almak, getirmek», davamak «vermek», çay «kız», hanik «çadır», merdirmek «yıkmak, kaldırmak», tırıt «ayakkabı», yakı «ateş» anlamlarındadır. Cümle örnekleri: saña bir mezleci piri kırdım «sana bir paralı müşteri getirdim». Nazileyi kılavgır «parayı az al». Yankol nereye ovanıyor? «Efendi nereye gidiyor?». Şu yıkımı ovadacağım «şu güzeli alacağım». Çilengeri kön et «kantarı kaydır» vb. bk. ve krş. argo.
474gizli öznebk. gramerce özne
475göçüşmeKelime içindeki komşu veya uzak seslerin yer değiştirmesi olayı. Ünsüzlerin birbiri ile karşılaşmasından doğan telaffuz zorluklarını giderme amacına dayanan bu olay, daha çok r ve l akıcı ünsüzlerinin bulunduğu kelimelerde ve ağızlarda görülür: köprü>körpü, kibrit>kirbit, karyola>kayrola, bulgur>burgul, ileri>ireli, lanet>nalet, ekşi>eşki, ödünç>öndüç, güvercin>güvencir, zerdali>zelderi vb. Yanyana bulunan sesler arasındaki göçüşme yakın göçüşme, uzak sesler arasındaki göçüşme de uzak göçüşme adını alır. bk. yakın göçüşme, uzak göçüşme.
476görevsel ses bilgisibk. ses bilgisi
477görülen geçmiş zamanbk. görülen geçmiş zaman kipi.
478görülen geçmiş zaman ekiBir oluş ve kılışın görülen geçmiş zamanda ortaya çıktığını haber veren şekil ve zaman eki: -DI/-DU/ : bil-di, yaz-dı, gül-dü, oku-du, geliş-ti, çalış-tı, görüş-tü, konuş-tu vb.
479görülen geçmiş zaman isim-fiilibk. geçmiş zaman sıfat-fiili.
480görülen geçmiş zaman kipiFiilin karşıladığı oluş ve kılışın geçmişte kişinin görgüsü ve bilgisi altında olup bittiğini anlatan zaman. Türkçede görülen geçmiş zaman -DI/-DU ekiyle kurulur. || 1. tek. şah. geldim (<gel-di-m), || 2. tek. şah. geldin (<gel-di-n), || 3. tek. şah. geldi (<gel-di), || 1. çokl. şah. geldik (<gel-dik), || 2. çokl. şah. geldiniz (<gel-di-niz), || 3. çokl. şah. geldiler (<gel,di-ler) vb. örnekler: Ayna ona, cesaret ve güven veren çizgilerle gülümsedi (T. Buğra, Yalnızlar, s. 113). Ben aldım. Okuyup da ne olacaktı sanki… okuyanları da gördük. İkiz mi doğurdular, yoksa ilkleri hep oğlan mı oldu? (T. Buğra, Yalnızlar, s. 182). Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından I, s. 13). Hayretimi görerek güldü. Çok dalgındın. Geldim, yanına oturdum. Haber almadım, dedi ve gözleri örtülü öne bakarak devam etti (Y. K. Karaosmanoğlu, göst. e., III, s. 21) vb.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir