481 | görülen geçmiş zaman kipinin hikâyesi | Geçmiş zamanda gerçekleşmiş bulunan ve tarz bildiren bir oluş ve kılışın yine geçmiş zamana aktarılarak anlatılması. Eki -DI/-DUdur. Bu birleşik kip, çekimde iyelik kökenli şahıs ekleri alır: bildi-y-di-m, bildi-y-di-n, bildi-y-di, bildi-y-di-k, bildi-y-din-iz, bildi-y-di-ler gibi. Ben
şey bundan yirmi beş gün önceydi. Bir gece Nikoların(
) hani şeyine(
) meyhanesine gittiydim (T. Buğra, Küçük Ağa, s. 138). Mühim diyeceklerim var dediydin(
.) Dediydim. Var (T. Buğra, göst. e. s. 137). Barka: sormayın kardeşler dedi: Çocuk dalgıçlığa girişeli bir ay ya oldu ya olmadıydı (H. Balıkçısı, Deniz Gurbetçileri, s. 48). Bu imansızın arkasından birbirimize nasıl bakıştık (F. R. Atay, Zeytindağı, s. 30) vb. |
482 | görülen geçmiş zaman kipinin şartı | Gerçekleştiği kesin olarak görülen veya bilinen bir oluş ve kılışı şarta bağlayan birleşik kip türü. Eki -DI ise>-DI-y-sA/-DU-y-sAdır: yaz-dı-m-sa, yaz-dı-n-sa, yaz-dı-y-sa, yaz-dı-k-sa, yaz-dı-nız-sa, yaz-dılar-sa gibi. Duydumsa da zevk almadım. İslav kederimden (Y. K. Beyatlı, Kendi Gök Kubbemiz, s. 43). Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!/Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı (F. N. Çamlıbel, Han Duvarları, s. 15). Nereye gittiysek, nerede konakladıysak hep onu hatırladık vb. |
483 | görülmeyen geçmiş zaman | bk. duyulan geçmiş zaman |
484 | görülmeyen geçmiş zaman eki | bk. duyulan geçmiş zaman eki |
485 | görünmez özne | Edilgen fiillerle kurulmuş olan cümlelerde açıkça söylenmediği için örtülü kalan, ancak, mantık yoluyla bilinen ve işi yapan gerçek özne. Karşıtı gramerce özne durumundaki görünür öznedir: Ağaçtaki kaysılar (yabancılar tarafından) toplanmış Kitabın kapağı (senin tarafından) yırtılmış Gelecek yıl (yetkililerce) başka bir yere gönderileceksin vb. Bu cümlelerdeki yabancılar, sen, yetkililer kelimeleri mantıkça bilinen görünmez öznelerdir. Karşıtı gramerce özne durumundaki görünür öznedir. Buna ve gramerce özneye bk. |
486 | görünür özne | Edilgen fiillerle kurulmuş olan cümlelerde, cümlenin gramer açısından görünürde olan öznesi, sözde özne: parka yollar yapılmış, içme suyu getirilmiş vb. Ayrıntılı bilgi için bk. gramerce özne, krş gerçek özne, görünmez özne. |
487 | görünüş | Bir fiildeki oluş ve kılışın zaman bakımından konuşan tarafından öznel biçimde değerlendirilmesi fiilde, dil psikolojisine ve konuşanın kendi değerlendirmesine bağlı zaman kayması durumu: Seninle bu konu üzerinde uzun uzun tartışacağım da bir sonuç mu alacağım? cümlesindeki tartışacağım ve alacağım fiilleri şekil olarak gelecek zaman gösterdikleri hâlde, kişisel öznel bir değerlendirmenin ifadesi olan görünüş bakımından «seninle bu konuda uzun tartışmayacağım ve sonuç da alamıyacağım» şeklinde olumsuz bir anlamı yansıtmaktadır. Aşağıdaki örneklerde de kullanılan fiiller ayraç içine alınan birer zaman kaymasına uğramış bulunmaktadırlar: André Gide böyle bir zamanda peyzajlarımızı fakir ve neşesiz, sanatımızı derme çatma, insanımızı çirkin buldu (çirkin bulmuş anlamında). Takma bir insanüstü gözüyle etraftaki ızdıraba tiksine tiksine bakarak geçti (geçmiş anlamında) (A. H. Tanpınar, Beş Şehir, s. 157-158). Fatihin İstanbulda bina ettiği ilk sarayın, kitaplarda okuduğumuz satırlardan başka, bir hatırası kalmamış (kalmadı anlamında) ve enkazı kaldı ise toprak altında kalmıştır (kaldı anlamında) (Y. K. Beyatlı, Aziz İstanbul, s. 49). Dün geceki renkli rüyamda geniş bir bahçede dolaşıyordum. Arkamda billûr gibi bir pınar var. Yanımdakilerden biri bana gümüş bir tasla su getiriyor. parçasındaki dolaşıyorum, getiriyor fiilleri şekilce şimdiki zaman kipi oldukları hâlde, anlam bakımından geçmiş zamanı, var fiili de yine vardı anlamını vermektedir. Hasta doktora gitmiş (gitse), doktor hastaya getirilmiş (getirilse) ne fark ederdi? (Osman Çeviksoy, Tutuklu Yürek, s. 27). Ekmeklerine o sarı tereyağından sürüp yiyorlar (yediler). Henüz gün ağarmamıştır (ağarmamıştı) (Sevinç Çokum, Derin Yara, s. 110). vb. |
488 | gösterme ünlemleri | bk. ünlem, dışa dönük ünlem(ler) |
489 | gövde hâli | (nominatif) bk. yalın durum |
490 | gramer | Bir dili ses, şekil ve cümle yapıları ile dilin çeşitli ögeleri arasındaki anlam ilişkileri açısından inceleyerek bunlarla ilgili kuralları ve işleyiş özelliklerini ortaya koyan bilim. Ses bilgisi, şekil bilgisi, cümle bilgisi (söz dizimi) ve anlam bilgisi gramerin başlıca bölümleridir. Tür olarak tasvirî gramer (durgun gramer, statik gramer), tarihî gramer ve karşılaştırmalı gramer gibi türleri vardır. bk. ve krş. dil bilgisi. |
491 | gramer kelimesi | Kök ve gövdelerin oluşturduğu sözlük kelimesi grubuna girmeyen ve yalın durumda olmayıp cümle içinde çekim ekleri alarak başka kelimelerle ilişkili duruma gelen kelime: okul+dan ayrıldı kitab+ı oku-du okuma+y+a başladı konuşma+sı+n+ın son+u+n+da gel-eceğiz görüş-elim, de-di vb. Karşıtı sözlük kelimesidir. |
492 | gramerce özne | Edilgen fiillerle kurulmuş olan cümlelerde, cümlenin öznesi gibi görünen fakat gerçekte nesnesi olan kelime ve kelime grupları, cümle yapısına göre görünürde olan özne: Getirilen kitaplar (postacı tarafından) bulunamadı. Çocuklar (bakıcılar tarafından) doyuruldu. Bahçe dün akşam (bahçıvan tarafından) sulanmadı. İsmailin ölüm haberi zaman ile konağa yayılmıştı (R. N. Güntekin, Kızılcık Dalları, s. 101). Bütün çocukların peşinde koşmaktan turşusu çıkmış olan ihtiyar lalanın karanlık bir köşede horladığı işitiliyordu (R. N. Güntekin, Kızılcık Dalları, s. 20). Artık şüphe yoktu, karısı kötülemiş. Şakir Efendinin asıl fikrince komşu namusu heder edilmişti (R. H. Karay, Memleket Hikâyeleri: Komşu Namusu, s. 99). Parka yollar yapılmış, içme suyu getirilmiş
Kadın berberi açılmış. Adını Şehir Palas koydukları güzel bir otel açılmış. Karşıtı gerçek öznedir. buna bk. |
493 | grup | Birden çok kelimeden oluşan fakat yapı ve anlamındaki bütünlük dolayısıyla cümle içinde tek bir öge gibi işlem gören ve yargı bildirmeyen söz dizisi. Ad tamlaması, sıfat tamlaması, iyelikli tamlama, ikilemeli tamlama, birleşik ad, edat grubu, birleşik fiil vb. birer grup oluşturmaktadır: saman rengi, ana kucağı, tatlı elma, dünkü haber, iri iri gözler, Halide Nusret Zorlutuna, pazartesi (<pazar ertesi), ayakkabı, Haydarpaşa, sizin için, ona göre, ateş gibi, denizde kum, evdeki iş, alt eylemek, pişman olmak, yapmış bulunmak, Osman baba, Ayşe nine, ey arkadaş! vb. |
494 | grup vurgusu | Kelime vurgusunun yerine iki veya daha çok kelimeden oluşan bir kelime grubunda, yoğunluğu kelime vurgusundan daha güçlü bir vurgunun yer alması: pencere perdesi çocuk arabası mor menekşe yarın geleceğim nasıl bir iş vb. |
495 | gürültü | Titreşimli düzenli olmayan sesler. Boğumlanmaları sırasında tonlu ve tonsuz hışırtı niteliği taşıyan z, s ünsüzleri ile tonlu ve tonsuz patlama niteliği taşıyan b, p ünsüzleri titreşim açısından birer gürültü sesidir. |
496 | haber kipleri | bk. bildirme kipleri. |
497 | haberleşme | Kişiler veya kişiler ile teknik cihazlar arasındaki bilgi ve haber aktarımı. Haber alma, haber aktarma olgusunun karşılıklı görünümü. Ayrıca bk. iletişim. |
498 | hablologie | bk. hece yutulması. |
499 | hafif mastar | Fiil kök ve gövdelerine, fiilden ad yapan -mA ekinin getirilmesi ile oluşturulan mastar: alın-ma, an-ma, an-ma-ma, ger-il-me, bak-ma, bakma-ma, danış-ma, gel-me, gelme-me, git-me, gitme-me, ver-il-me, yaz-ıl-ma, yazılma-ma vb. |
500 | hâl | bk. durum |
501 | hâl ekleri | bk. durum gösterme ekleri. |
502 | hâl zarfı | bk. tarz zarfı. |
503 | halk dili | Bir dilin ses, şekil ve anlam bakımından, ağızlardan da etkilenerek yazı diline oranla bazı değişiklikler gösteren ve halk tarafından konuşulan biçimi. Söz gelişi mağara kelimesinin māra, zâhir kelimesinin zār, kılıçın > kılınç, geleceğizin gelcez şeklinde söylenmesi, mangır (<bakır)ın «para» anlamıyla kullanılması gibi. Ayrıca bk. konuşma dili ve sözlü dil. |
504 | halk etimolojisi | bk. halk köken bilimi |
505 | halk köken bilimi | (halk etimolojisi) Bir dil için anlamı bilinmeyen veya unutulmuş olan bir kelimenin yakıştırma yoluyla ses ve anlam bakımından dilin kendi kelimelerinden birine benzetilerek yerlileştirilmesi: temr-i hindî («Hint hurması», tamarindus)nin demir hindiye, İt. palla e meza «bir top adı»nın balyemeze, hortansianın ortanca «bir çiçek adı»ya, Tekfurdağının Tekirdağa Erm. Sub-Mari «azize, Meryem»nin Sürmeliye, Galandosun «Eğirdir Gölü yakınında bir yer» Gelendosta, taht-ı kalanın Tahtakaleye, Kartelia «Silifke ile İçel arasında bir yer»nın Konya «kon ya! konsan ya»ya Fr. démocratetan gelen demokratın demirkırata Moğ. Karavulun karakol (<kara-kol)a, Gordion «Polatlı yakınında Frikya devletinin başkenti»un Kördüğüme, (Anatolianın Anadolu (<Ana+dolu)ya dönüştürülmesi gibi. bk. Köken bilimi. |
506 | halka kıkırdak | Gırtlağın, kıkırdaktan oluşan ve yüzük kaşına benzeyen tarafı arkaya çevrilmiş olarak nefes borusunun üstüne oturtulmuş bulunan ve öteki kıkırdaklara taban işlevi gören halka biçimindeki parçası bk. gırtlak. |
507 | hançere | bk. gırtlak |
508 | hareket ismi | bk. kılış adı. |
509 | harf | Bir dilin alfabesini oluşturan ve tek başına veya başka ögelerle birlikte o dildeki sesleri yazıda göstermek üzere kullanılan işaretlerden herbiri, sesin yazıdaki işaret karşılığı. Türkçede a, b, c, d, f, g Almanca ch, st (şt), sch (ş), tsch (ç) İng. ch (ç), x gibi. Her dilin alfabe sistemindeki harfler büyük ve küçük harfler olarak ayrılır ve birbirinden farklı işaretlerle karşılanır. |
510 | harf çevrimi | Herhangi bir alfabeyle yazılmış olan bir metindeki harfleri, belirttikleri seslerin niteliklerini dikkate almadan yalnızca karşılıklarını gösterme bir metni harf çevirimine dayanarak başka bir yazı ile yazma. Köktürk alf. Türk (Türük) Uygur alf. (t(e)ngri Ar. (k(i)tab) vb. |