1801 | dayanışmacı işbırakımı | Bir sendikanın, işbırakımında bulunan başka bir sendikayı desteklemek amacıyla yaptığı işbırakımı. |
1802 | dayanışmacılık | İşverenler ile sendikaların birlikte ücretleri piyasa denge ücretinin altında belirledikleri toplu sözleşme sistemi. |
1803 | DÇM | bk. dövize çevrilebilir mevduat |
1804 | DDP | Malın, dışalımın yapılacağı ülkede, sözleşmede belirlenen yerde gümrük vergisi ödenmiş olarak alıcıya ulaştırılmasını öngören D grubu teslim biçimi ve buna dayalı fiyatı. |
1805 | DDU | Malın, dışalımın yapılacağı ülkede, sözleşmede belirlenen yerde gümrük vergisi ödenmemiş olarak alıcıya ulaştırılmasını öngören D grubu teslim biçimi ve buna dayalı fiyatı. |
1806 | deadweight | bk. ençok ağırlık tonajı |
1807 | deadweight tonaj | bk. ençok ağırlık tonajı |
1808 | deblokaj | bk. bırakım |
1809 | defansif açık piyasa işlemleri | bk. savunmacı açık piyasa işlemleri |
1810 | defansif esneklik | bk. savunmacı esneklik |
1811 | DEFİF | bk. Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu |
1812 | deflasyon | 1. Ekonominin etkinlik hacminin (ulusal gelir, toplam üretim, istihdam ve fiyatlar genel düzeyi) düştüğü, yani toplam istemin toplam sunumdan daha az olduğu iktisadi durum. 2. Fiyatlar genel düzeyinin sürekli düşmesi (enflasyonun tersi), diğer bir deyişle |
1813 | deflasyoncu açık | bk. deflasyonist gedik |
1814 | deflasyonist açık | bk. deflasyonist gedik |
1815 | deflasyonist boşluk | bk. deflasyonist gedik |
1816 | deflasyonist gedik | Basit Keynesyen gelir harcama modelinde gayrisafî yurtiçi hasılanın tam işlendirme gelir düzeyinin altında (eksik işlendirme) dengeye ulaşması. |
1817 | deflasyonist politika | Enflasyonun olduğu bir ekonomide toplam istemi kısma ve ulusal geliri düşürmeye yönelik daraltıcı maliye ve/veya para politikaları. krş. daraltıcı maliye politikası, daraltıcı para politikası |
1818 | deflatör | bk. indirgeyici |
1819 | defter değeri | İşletme varlıklarının muhasebe defterlerine göre hesaplanan değeri. |
1820 | değer | 1. Bir varlığın ruhsal, toplumsal, ahlaksal ya da güzellik yönünden taşıdığı düşünülen yüksek ya da yararlı nitelik. 2. Bir değişkenin ya da bilinmeyenin sayı ile anlatımı. |
1821 | değer aralığı | Belirlenen gözlem değerlerinin küçükten büyüğe doğru sıralanmasıyla oluşturulan dizideki en büyük değerle en küçük değer arasındaki fark. |
1822 | değer artış vergisi | Taşınmaz değer artışında olduğu gibi, varlıkların zaman içinde değerinde meydana gelen artışlardan el değiştirme sırasında alınan vergi. |
1823 | değer artışı | bk. değer kazanma |
1824 | değer belirleme | Devletin kamulaştırma veya emlâk vergisine esas olmak üzere bir varlığa biçtiği değer. |
1825 | değer biçme | 1. Varlıkların pazar değerini tahmin etme, sabitleme veya belirleme. 2. Birilerini veya bir şeyi değerine göre sınıflandırma. |
1826 | değer bildirim belgesi | Dışalım konusu eşyanın değerine ilişkin ayrıntıları gösteren belge. |
1827 | değer birikim aracı | bk. değer saklama aracı |
1828 | değer biriktirme aracı | bk. değer saklama aracı |
1829 | değer birimi | bk. hesap birimi |
1830 | değer çelişkisi | Elmas gibi yaşamsal değeri düşük malların, su gibi yaşamsal değeri yüksek mallardan daha yüksek değişim değerine sahip olması. krş. kıtlık değeri |