1141 | sanat enstitüsü | Endüstrinin türlü dallarına ve küçük sanatlar alanına bilgili usta işçi ve teknisyen yetiştirmek amacını güden, ortaokula dayalı ve öğrenim süresi 3 yıl olan öğretim kurumu. |
1142 | sanayi ruhbilimi | Ruhsal araştırmalardan elde edilen ilke ve sonuçların sanayide çalışanların seçimi, yetiştirilmesi ve yönetimi ile ilgili etkinliklere uygulanması ile uğraşan, bu konularda karşılaşılan sorunları inceleyen ruhbilim dalı. |
1143 | sapınç | 1. Özel bir görevin olağan sonucuna varmasını engelleyen sapıklık. 2. Doğal yoldan herhangi bir biçimde ayrılış. |
1144 | sapkın | Davranışlarıyla yaşadığı toplumun gelenek ve göreneklerine ters düşen, o toplumun yasa ve kurallarına uymamakta direnen, sapınca düşen (genç). |
1145 | sapkınlık | Toplumun benimsediği ahlak ölçüleriyle sürekli olarak çelişme durumunda olma. |
1146 | saplantı | 1. Belli bir düşünce ya da yararsız bir eylem üzerinde direnme biçiminde kendini gösteren ve engel olunamayan içtepi. 2-Bir kimsenin saplanmış olduğu ve kendini kurtaramadığı yanlış düşünce. |
1147 | savlı tartışma | İki konuşmacı kümesinin, belli bir konu ya da sorun üzerinde kendi savlarını karşılıklı olarak savunmasından oluşan bir tartışma türü. |
1148 | savlı tartışma yöntemi | Ders konularının tartışma yoluyla işlenmesine ve öğrencilerin ileri sürülen savlar üzerinde düşüncelerini düzenli bir biçimde açıklamalarına olanak sağlayan öğretim yöntemi. |
1149 | savunma düzenleşimi | Organizmanın, yeni bir durum karşısında bedensel güvenliğini, ruh ve zihin erincini korumak için seçtiği davranış biçimi. |
1150 | saydam perde | Bir yüzünde yansıyan görüntüler öteki yüzünden izlenebilen perde. |
1151 | sayılama | 1. Bir sonuç çıkarmak amacıyla olguları düzenli biçimde gözleme, derleme, elde edilen verileri sayı olarak gösterme işi ve bu işi kendine konu edinen bilim. 2. Bir dizi sayısal gözlem ya da sonucu gösteren değer ya da ölçü. |
1152 | sayısal derecelendirme ölçeği | Bir kimsenin belli bir konudaki özelliği üzerinde yargıya varmayı sağlamak üzere geliştirilen eşit aralıklarla sayısal olarak ve genellikle O'dan 10'a değin derecelenmiş olan, değerlendirmecinin bu sayılardan birini imleyerek kanısını belirttiği ölçek. |
1153 | seçmeci usavurma | Birbirlerine karşıt iki ya da daha çok yöntem, öğreti ya da kuram ile ilgili düşünce ya da görüşlerden seçilen öğelere dayanan usavurma. |
1154 | seçmeci yöntem | 1.-Türlü yöntemlerden yararlanma düşüncesine dayanan ve birleştirici bir anlayışı yansıtan yöntem. 2. Gerekseme ve zorunluklar karşısında çoğunlukla yabancı dil öğretiminde baş vurulan, türlü yöntemlerin özelliklerini taşıyan karma yönteme verilen ad. 3. |
1155 | seçmecilik | Birbirlerine karşıt olan türlü öğretilerden seçilen düşüncelerden yararlanarak tek ve uyumlu bir inanç ya da düşünme dizgesi oluşturmaya çalışan felsefe görüşü. |
1156 | seçmeli dersler | Birtakım dersler arasında alınıp alınmaması öğrencinin isteğine ve seçimine bırakılmış olan dersler, bk. temel dersler, zorunlu dersler. |
1157 | seminer | 1. Bir konu üzerinde bilgi alışverişinde bulunmak ya da tartışma yapmak amacıyla düzenlenen toplantı. 2. Üniversitelerde ve yüksek okullarda, bir öğretim üyesinin yönetimi altında birtakım konu ve sorunlar üzerinde öğrencilerin yaptıkları incelemelerle il |
1158 | senato | Rektörün başkanlığında, öğretim görevi başında bulunan bir önceki rektör, rektör yardımcıları, fakülte dekanları, her fakülte kurulunun kendi üyeleri arasından üç yıl için seçeceği ikişer profesörle üniversite ya da fakültelere bağlı her yüksek okulun yön |
1159 | serbest çalışma | Öğrencilerin kişisel gereksinme ve ilgilerine göre kümeler halinde okul kitaplığında, deney odasında, işlikte, uygulama bahçesinde ve derslikte, kimi zaman öğretmenlerin gözetimi altında, kimi zaman da kendi kendilerine yaptıkları tamamlayıcı ve yetiştiri |
1160 | serbest çalışma kümesi | Okulda serbest çalışma saatlerinde ilgi ve gereksinmelerine göre bir araya gelen ve kimi durumlarda ilgili öğretmenlerin yardımlarından da yararlanan küçük öğrenci topluluğu. |
1161 | serbest oyun | Çocuğun, etkin olma gereksinmesini karşılamak üzere kendiliğinden kurduğu ve hiç bir kurala bağlı olmayan oyun. |
1162 | ses bozukluğu | Sesin sürekli olarak güç, perde, nitelik ve esneklik bakımından dikkati çekecek ölçüde farklılık göstermesi konuşurken sesin kısık, çok yüksek, tiz, pes, soluk ya da tekdüze olması durumu. |
1163 | ses eğitimi | Müzik derslerinde çocukların gırtlaklarını eğitme, onlara iyi ve doğru şarkı söyleme becerisini kazandırma amacını güden soluk alıştırmaları, ses ve söyleme alıştırmaları, ritmik okuma gibi çalışmaları kapsayan etkinliklere verilen ad. |
1164 | ses makinesi | Bir sesi, bir sözü, gereğinde yinelenmek üzere, manyetik tele ya da şeride almaya yarayan ve özellikle anadil, yabancı dil ve müzik öğretiminde çok kullanılan bir ders aracı. |
1165 | ses yitimi | Bedensel, sinirsel ya da ruhsal-genetik nedenlerle ses kirişlerinin işleyememesi sonucu sesin kısılıp yok olması. |
1166 | sesli okuma | Bir yazılı parçayı seslendirerek okuma yüksek sesle okuma. |
1167 | sessiz okuma | 1. Bir yazılı parçayı yalnızca gözle izleyerek okuma. 2. Kör çocukların kendilerine özgü kabartma yazıları parmaklarıyla dokunarak sessizce okumaları. |
1168 | sezgi | 1. Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi kestirme anıklığı. 2. Deney yapmadan ya da usavurmadan bir kavramı, bir genellemeyi doğrudan doğruya anlayıverme. |
1169 | sezgicilik | Sezgiye önem veren ve sezgi yoluyla kavranılan gerçeklerin insan bilgisinin temelini oluşturduğunu ileri süren felsefe öğretisi. |
1170 | sığınanlar eğitimi | Baskı altında ülke değiştirenlerin, sığındıkları yeni ülkeye uymalarını sağlamak için yapılan eğitim. |