Eğitim - XML


IDTerimAçıklama
91bağıntılılık kuramıHerhangi bir şeyin ya da durumun niteliğinin ve anlamının, başka şeyler ve durumlar ile olan bağıntılarına göre belirlenebileceğini, bir şeyin ya da durumun nitelik ve anlamının ancak bir bütün içindeki yerine göre değer kazanabileceğini ileri süren felse
92bağlılaşma1. Karşılıklı bağıntı. 2. Birbiriyle eşleştirilen iki küme ölçü sonuçları ya da aynı cinsten verilere ilişkin iki gözlem dizisi arasındaki bağıntı. 3. İki puan ya da ölçü arasındaki ilişki ya da birlik bir puanın, bir başkasıyle aynı zamanda gösterdiği de
93bağlılaşma katsayısı1. İki gözlem dizisi arasındaki ilişki gücünü gösteren ölçü. 2. İki değişken arasındaki bağıntı ölçüsü.
94bakanlık denetmeniMillî Eğitim Bakanlığına bağlı orta dereceli okullar ile yüksek okullarda görevli öğretmen ve öğrencilerin çalışmalarını denetleyen, gerektiğinde resmî ya da özel eğitim ve öğretim kurumlarında bakan adına soruşturma ve inceleme yapan denetmen.
95bakanlık disiplin komisyonuM.E.B. Müsteşarlarının başkanlığında Teftiş Kurulu Başkanı, ilgili genel müdürler ve Bakanlık Hukuk Müşavirinden oluşan, öğretmenler ile öğretmen yetiştiren yüksek okul öğrencilerinin disiplin suçlarını inceleyen komisyon.
96başarı testleriBir öğrencinin ya da bir öğrenci topluluğunun belli bir konuda, genellikle belirli bir öğretim sonunda elde ettiği bilgi, beceri ve anlayışı ölçen testler.
97başarı yaşıBir başarı testinde gerçek ya da yaklaşık olarak ortalamayı gösteren ham puanı elde etmek için gereken yaş.
98başdenetmenMeslek alanındaki bilgisi, görgüsü ve olgunluğu ile sivrilmiş, üstün çaba ve başarısı görülmüş kıdemli M.E.B. müfettişlerine verilen san.
99başöğretmenBir ilkokulun yönetiminden sorumlu olan kimse ilkokul yönetmeni.
100bebekHenüz süt emme çağında bulunan çocuk genellikle bir yaşından daha küçük olan çocuğa verilen ad.
101bebek bakımeviSüt çocuklarının genellikle gündüzleri ve kimi durumlarda geceleri bakılmak üzere bırakıldıkları yer.
102bebeklik çağıDoğuştan süt emme çağının bitimine dek uzanan çocukluk dönemi, bk. süt çağı.
103beceri1. Bir kimsenin bedensel ya da düşünsel bir çaba göstererek bir işi kolaylık ve ustalıkla yapabilmesi. 2. Ustalık, uzluk, el uzluğu. 3. El, parmak ve göz ortakgüdümü (koordinasyon) bakımından yeterlik.
104beden cezasıDövme, aç ya da susuz bırakma, ayakta bekletme gibi bedene güçlük ve sıkıntı vermek yoluyla uygulanan ceza.
105beden eğitimi1. Cimnastik, oyun ve spor gibi eğitici bütün beden alıştırmalarını kapsayan genel kavram. 2. Öğrencilerin bedensel gelişimi için zorunlu devinim gereksinmelerini karşılamak, topluluk oyunları ve başka etkinliklerle kişilik ve önderlik yeteneklerini arttı
106beden özürlü çocukDüzeltilmesi gereken bir sakatlığı bulunan ya da sürekli büyüme ve gelişme yetersizliği içinde olan çocuk.
107beden özürüBedenin bir bölümünün iyi gelişmemesi ya da belirgin biçimde olağandışı gelişmesi sonucu oluşan özür.
108bedensel gelişmeBeden yapısının boy, ağırlık, göğüs genişliği, yüz biçimi gibi özellikler ile örgenlerin görevi bakımından değişiklikler göstermesi.
109bedensel olgunlukBedence gelişmenin son ya da en yüksek basamağına erişmiş olma durumu.
110belge sınavıBelge alarak okulla ilişkileri kesilen öğrencilerden bir üst sınıfa devam hakkını kazanmak isteyenlerin, bir yıl sonra resmî bir okulda girmek zorunda bulundukları sınav.
111belge vermekOrta dereceli okullar ile kimi yüksek okulların ara sınıflarında üst üste iki yıl aynı sınıfta kalan bir öğrenciye devam ettiği okul ile ilişiğinin kesildiğinin bir belge ile bildirilmesi.
112belgesel araştırmaKişisel kanı, düşünce ve genellemeler yerine daha çok ya da tümüyle belgelere dayalı olarak yapılan araştırma.
113belgesel filmGerçek bir olayı, bir sorunu, kendi doğal ortamı ve akışı içinde ya da buna en yakın bir görünüm sağlayan dekorlar arasında ele alıp yansıtan film.
114belirleme1. Bir kavramı, onun özünü oluşturan öğeleri söylerek tanımlama. 2. Bir kavramı sınırlandırarak alanını daraltma. 3. Bir şeyi başkalarından ayırmak için açıklama.
115bellek1. Eskiden görülmüş, işitilmiş, koklanmış, tadılmış nesneleri ve türlü yaşantıları yeniden anımsama yetisi. 2.-Algılanan nesnelerin ve yaşantıların bilinçte iz bırakması, saklanması ve gereğinde yeniden üretilmesi yeteneği. 3. Zihnin, belleme ve anımsama
116bellek bozukluğuAnımsama yetisinin azalması, bellek karışıklığı, bellek yitimi gibi belirtileri olan ve sinir bozukluğu, ateşli bir hastalık ya da bir kaza sonucu ortaya çıkan olağandışı durum.
117bellek genişliğiBelleğin, yaşa ve kişisel özelliklere göre değişen sınırı ya da alanı.
118bellek karışıklığıSözcük ve cümlelerin doğru anlamını anımsayamamak ya da ilk kez görülen bir şeyi daha önce görmüş olmak yanılsamasına kapılmak biçiminde beliren hastalık.
119bellek yitimi1. Herhangi bir çarpma, sarsıntı, düşme ya da aşırı yorgunluk gibi nedenlerle bellek yetisinin bozulup yitmesi biçiminde beliren ruh hastalığı. 2. Belleğin bir an görevini yapamaması.
120belleksel1-Belleğe özgü. 2-Bellemeye ya da belleğin güçlenmesine yardım eden herhangi bir şey.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir