211 | dinsel törenler | Bir dinin tapınmaya ve dince kutsanmış ölülerin ya da nesnelerin koruma ve kayırmasını elde etmeğe yönelik belli biçim ve kurallara uyularak yapılan uygulamalarının tümü. |
212 | direniş | Bir toplumsal kümenin, başka toplumsal küme ya da bireylerin kimi tutum ve davranışlarını değiştirmeğe zorlamak üzere onlarla toplumsal (özellikle ekonomik ve siyasal) ilişkileri kesmesi. |
213 | dirimbilimcilik | En güçlü olanın yaşamda kalması, doğal ayıklanma, örgenliğin hücre yapısı gibi kimi dirimbilim yasalarını insanın toplum yaşamına tıpatıp uygulamak isteyen, insanı yalnızca özel iyelik, bireycilik gibi "değişmez içgüdülerle" donanmış bir canlı varlık olar |
214 | dirimbilimsel kalıtım | Ana babaların kimi özelliklerinin döllenme sırasında erkek ve dişi kromozomları yoluyla çocuklarına ve böylelikle kuşaktan kuşağa iletilmesi. |
215 | dişediş | Bir saldırının öcünün, uğranılan zarara eş bir zarar verdirilerek saldırgandan alınması geleneği. |
216 | doğal ayıklanmacılık | (Darwin) Doğada ve toplumda canlı türleri arasındaki varolma savaşını en güçlülerin, çevreye en iyi uyabilenlerin kazandıklarını, güçsüzlerin, çevreye uyamıyanların ise ortadan kalktıklarını savunan öğreti. |
217 | doğal bilimler | Doğayı inceleyen ve insan bilgisinin temel bölümlerinden birini oluşturan bilimler. |
218 | doğal insanbilim | İnsanın örgensel oluşum ve evrimini, örgensel yapı ile doğal toplumsal çevre arasındaki ilişkileri ve ırklar arasındaki ayrımları inceleyen insanbilim dalı. |
219 | doğalcı toplumbilim | İnsanın dirimbilimsel özelliklerini saltıklaştırarak, insan gelişiminin dirimbilim yasalarınca belirlendiğini öne süren toplumbilim akımı. |
220 | doğalcılık | Toplumun gelişimini doğa etkenleri (iklim koşulları,coğrafya çevresi, halklar arasındaki dirimbilimsel ve ırksal ayrımlar) ile açıklamak isteyen öğreti. |
221 | doğaötesi | Toplumsal olayları sonul, değişmez ve birbirinden bağımsız sayan öğreti. |
222 | doğrunun somutluğu | Doğrunun belli zaman ve yer koşullarına, hesaplama düzenlerine, ölçüm birimlerine vb. bağımlı oluşu. |
223 | doğum | (Nüfusbilim inceleme ve yazmalarında) Yeni bir bebeğin dünyaya gelmesi. |
224 | doğum denetimi | Cinsel ilişkide kadının gebe kalmasını önlemeye yönelik davranış. |
225 | doğum oranı | Herhangi bir toplum ya da toplumsal küme nüfusunda, belli bir yıl içinde gerçekleşen canlı doğum sayısının o sıradaki toplam nüfusa oranı. |
226 | doğumla belirlenme | Bireyin toplumdaki yerinin tümünü ya da bir bölümünü başarısıyla değil, doğuştan edindiği nitelikleriyle (cinselliği, ailesinin toplumsal sınıfı vb.) elde etmesi. |
227 | doğurganlık | Belli bir nüfusta belli bir zaman süresi içinde gerçekleşen canlı doğumların sayısı ya da oranı. |
228 | doğuştan suçlu | (Lombroso) Dirimbilimsel yapısı dolayısıyla kaçınılmaz bir biçimde suç işlemeye yazgılı olduğu ileri sürülen kişi. |
229 | döngüsel doğrulama | Doğrulanması gereken sonucu doğru sayan öncüllerden yola çıkan mantık yanılması. |
230 | dönüşümcülük | Canlıların, örgenlerinin çevreye uyma süreci içinde değiştiklerini, türlerin de biribirine dönüşme yoluyla oluştuklarını savunan ve evrim kuramı içinde yer alan öğreti. |
231 | dört dilek | Bütün insanlarda evrensel olarak bulunduğu öne sürülen ve somut toplumsal davranışların çözümlenmesinde kullanılan tanınma, karşılık verme, yeni yaşantılardan geçme ve güvenlik içinde bulunma istekleri. |
232 | durum tanımlaması | Birey ya da kümenin, karşılaştığı durumları geçmiş yaşam deneylerinin etkisi altında algılayıp tanımlaması, bk. bakış çerçevesi. |
233 | duygudaşlık | Bir insanın başkalarının yaşantıları ve uyaranları kendisininkiymiş gibi tepkide bulunması, başkalarının duygularını paylaşması durumu. |
234 | duygulanım | Anlık süreçlerinin dışında kalan ve insanın toplumsal kümesi içindeki davranışı üzerinde istençli denetimini ortadan kaldıran kısa süreli duygusal tepkiler (kızgınlık, korku vb.) gösterme durumu. |
235 | duyum | Nesnel çevrenin insanın duyu örgenleri üzerindeki etkisinin yalın sonucu. |
236 | duyumculuk | 1. Duyumları bilginin tek kaynağı sayan öğreti. 2. İnsanın toplumsal çevresinin bilimsel olarak açıklanamıyacağını, bu çevreye ilişkin bilgilerin insan duyumuyla sınırlı olduğunu savunan toplumbilim görüşü. |
237 | duyumsamazlık | Bir bireyde, toplumsal kümede ya da toplumda nesnelere, olaylara karşı herhangi bir duygu, bir coşku uyanmaması, eylemde bulunmaya itecek herhangi bir ilgi ve dürtünün olmaması durumu. |
238 | duyuru düzeni | Belli bir ekin üyelerinin nesnel gerçeği yansıtmak üzere koşullanmış oldukları tepkeler dizgesi. |
239 | düğümleme | Toplumsal araştırmalarda kullanılan soru kâğıtlarına verilen karşılıkların ya da herhangi bir iletişim aracının içeriğinin dağılımını ortaya koymak üzere belirli yanıt ya da konu türlerinin saptanması ve bunların ilgili olana işlenmesi. |
240 | dünürlük | Evlilikte eşlerden biri ile öbürünün kan yakınları arasında kurulan yakınlık ilişkisi. |